Ben, 1977’de Batman’da doğdum. Doğum sonrası geçirdiğim sarılık hastalığı nedeniyle Serebral Palsi’li olarak hayatıma devam ediyorum. İlkokulu, “Ankara Halide Edip Adıvar İlkokulu”nda; ortaokul ve liseyi, “Ankara Çankaya Lisesi”nde okudum. 2000 yılında “Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü”nden mezun oldum. 2008 yılında, “Engelsiz Meslek Eğitimi Projesi” kapsamında, Namık Kemal Üniversitesi’nden “Muhasebe ve İşletme” sertifikası ve Anadolu Üniversitesi’nden “Muhasebe Bilgi Sistemi” sertifikası aldım.
Zamanımın çoğunu evde geçiriyorum. Bilgisayarı çok iyi kullanıyorum. Müziği çok seviyorum. Koyu bir Nilüfer hayranıyım. O’nun sesi ve şarkıları bana inanılmaz bir güç veriyor. Sevgi, dostluk, arkadaşlık benim için çok önemlidir. Bana güç veren ve hayata bağlayan eşi bulunmaz bir ailem ve eşi bulunmaz dostlarım var. Bu yüzden gerçekten çok şanslıyım. Ben artık engelli olduğumu hissetmiyorum. Asıl engelin, bazı beyinlerde olduğunu düşünüyorum. O beyinlere inat, hayatı her daim güzel yaşamaya çalışıyorum.
Unutamadığım pek çok anım var. Bunlardan bazıları şöyle;
Zamanımın çoğunu evde geçiriyorum. Bilgisayarı çok iyi kullanıyorum. Müziği çok seviyorum. Koyu bir Nilüfer hayranıyım. O’nun sesi ve şarkıları bana inanılmaz bir güç veriyor. Sevgi, dostluk, arkadaşlık benim için çok önemlidir. Bana güç veren ve hayata bağlayan eşi bulunmaz bir ailem ve eşi bulunmaz dostlarım var. Bu yüzden gerçekten çok şanslıyım. Ben artık engelli olduğumu hissetmiyorum. Asıl engelin, bazı beyinlerde olduğunu düşünüyorum. O beyinlere inat, hayatı her daim güzel yaşamaya çalışıyorum.
Unutamadığım pek çok anım var. Bunlardan bazıları şöyle;
Ben hiç özel eğitim okuluna gitmedim. Hep genel okullara gittim. İlkokul 1. Sınıftaki öğretmenimi hiç sevmezdim. Doğru dürüst ders yapmazdı. Güya, engelli çocuklar konusunda uzmandı; ama, hiç alakası yoktu. Bütün amacı, böyle çocuklara özel ders verip, para koparmaktı. Ben O’ndan özel ders almayınca, karnemde bir dersime kırık not vermişti. 2. Sınıfın 2. Yarısında başka bir öğretmen geldi. İyi bir öğretmendi; fakat beni istemediğini anlamıştım. Nitekim, sonradan öğrendim ki, bu öğretmen anneme defalarca “kızınızı alın bu sınıftan, ben ona bir şey veremem” demiş. Annem , o zaman bana bir şey söylememişti; ama,, ben hissediyordum. Var gücümle kendimi ispatlamaya çalıştım ve bunu başardım. Sene sonunda birbirimizi çok sever olduk; ama, birbirimize tam alışmıştık ki, başka bir yere tayini çıktı ve gitti.
3. sınıfta, dünyanın en harika öğretmenlerinden biri geldi ve üç yıl boyunca bizi okuttu, mezun etti. Bana ikinci bir baba oldu diyebilirim. Beden eğitimi derslerinde, bana eşofmanlarımı bile kendi giydirdiğiolmuştur. Bize emek verdi, bilgi verdi, sevgi verdi, her şey verdi. O’na minnettarım ve her şey için çok çok teşekkür ediyorum.
Orta 2. Sınıftaki Müzik öğretmenim beni derslerde yok sayıyordu. Benimle hiç konuşmuyor, bana soru sormuyordu. Yazılı da sözlü de yapmadı ve ara karneme 10 üzerinden 6 verdi. Diğer derslerim 7, 8, 9, 10 ve ben takdir alacağıma teşekkür belgesi aldım. Aslında, benim Müzik, Resim, Beden Eğitimi gibi derslerden rapor alma hakkım vardı; ama, ben buna gerek görmedim, her dersi almak istedim. Sömestr tatilinde, ben müzik öğretmenine bir mektup yazdım ve 2. Dönemin ilk dersinde kendisine verdim.
3. sınıfta, dünyanın en harika öğretmenlerinden biri geldi ve üç yıl boyunca bizi okuttu, mezun etti. Bana ikinci bir baba oldu diyebilirim. Beden eğitimi derslerinde, bana eşofmanlarımı bile kendi giydirdiğiolmuştur. Bize emek verdi, bilgi verdi, sevgi verdi, her şey verdi. O’na minnettarım ve her şey için çok çok teşekkür ediyorum.
Orta 2. Sınıftaki Müzik öğretmenim beni derslerde yok sayıyordu. Benimle hiç konuşmuyor, bana soru sormuyordu. Yazılı da sözlü de yapmadı ve ara karneme 10 üzerinden 6 verdi. Diğer derslerim 7, 8, 9, 10 ve ben takdir alacağıma teşekkür belgesi aldım. Aslında, benim Müzik, Resim, Beden Eğitimi gibi derslerden rapor alma hakkım vardı; ama, ben buna gerek görmedim, her dersi almak istedim. Sömestr tatilinde, ben müzik öğretmenine bir mektup yazdım ve 2. Dönemin ilk dersinde kendisine verdim.
Hatırladığım kadarıyla mektup şöyleydi:
Sevgili öğretmenim,
,Siz beni yazılı mı yaptınız, sözlü mü? Bu 6’yı neye göre verdiniz? Kafadan attıysanız 1 ya da 10 da atılabilirdi. Geçen sene benim müziğim 10’du. Ben de sizi iyi bir öğretmen sanmıştım ama yanılmışım.
Sevgiler.
Öğretmenim, bu mektuptan sonra, sınıfı yazılı yaptığında beni de yaptı; ancak, birkaç soruda nota yazılması gerekiyordu. Halbuki, benim nota yazmam imkansızdı. Dolayısıyla da o sorulara cevap veremedim ve düşük not aldım. Yılsonunda da karneme 5 geldi.
Diğer bütün öğretmenlerimi çok severdim. Onlar beni diğer öğrencilerinden asla farklı görmediler ve bana farklı davranmadılar. Hata yaptığımda kızdılar. Başarılı olduğumda övdüler. Tahtaya kaldırıp ders bile anlattırdılar, beni sabırla dinlediler. Ben hiçbir zaman onlardan kıyak istemedim, sadece hakkımı istedim ve onlar da bana bunu verdiler sağolsunlar.
Veee okul arkadaşlarım, canlarım, içlerinde bir tek ben engelliydim; ama, beni kendilerinden farklı görmediler. Beni sahiplendiler, birlikte gezdik, ders çalıştık, sırlarımızı paylaştık, kavga ettik, küstük, barıştık, hatta bir keresinde okuldan kaçıp botanik parkına gitmiştik. Okula tekrar dönerken yağmur bastırmıştı sırılsıklam olmuştuk ama çok eğlenmiştik. Okul arkadaşlarımla hala görüşüyoruz, sevgimiz ve bağlılığımız hiç azalmadı.
Bir 6 – 7 yıl önce, bir komşumuzun gününe gitmiştik annemle beraber. Ben pek günlere gitmem; ama, komşumuzun kızı arkadaşım olduğu için gittim. Bayağı kalabalıktı, bir sürü çocuk vardı. İçlerinden biri sürekli bana bakıyor, annesine “bu niye böyle” diyordu. Annesi de her seferinde çocuğu kucağına alıp benden uzaklaştırıyordu. Sonra da anneme şöyle demiş; " kızınızı alın gidin, çocuğum kızınızdan korkuyor."`Tabi biz hiç oralı olmadık. Bu olaydan bir ay sonra, yine bir anne-kızla karşılaştık. Küçük tatlı kız benden biraz korkmuştu. Uzaklaşmak istedi, annesi onu alıp bir kenarda konuştu onunla. Tekrar yanıma geldiler. Ben özür diledim küçük kızı korkuttuğum için. Annesi bana aynen şu cevabı verdi: “Hayır Beril olur mu öyle şey o sana alışacak” dedi ve dediği de oldu. Küçük kız bana alıştı.
İşte iki anne arasındaki fark………. Yorum sizin……..
BERİL ŞEKER
,Siz beni yazılı mı yaptınız, sözlü mü? Bu 6’yı neye göre verdiniz? Kafadan attıysanız 1 ya da 10 da atılabilirdi. Geçen sene benim müziğim 10’du. Ben de sizi iyi bir öğretmen sanmıştım ama yanılmışım.
Sevgiler.
Öğretmenim, bu mektuptan sonra, sınıfı yazılı yaptığında beni de yaptı; ancak, birkaç soruda nota yazılması gerekiyordu. Halbuki, benim nota yazmam imkansızdı. Dolayısıyla da o sorulara cevap veremedim ve düşük not aldım. Yılsonunda da karneme 5 geldi.
Diğer bütün öğretmenlerimi çok severdim. Onlar beni diğer öğrencilerinden asla farklı görmediler ve bana farklı davranmadılar. Hata yaptığımda kızdılar. Başarılı olduğumda övdüler. Tahtaya kaldırıp ders bile anlattırdılar, beni sabırla dinlediler. Ben hiçbir zaman onlardan kıyak istemedim, sadece hakkımı istedim ve onlar da bana bunu verdiler sağolsunlar.
Veee okul arkadaşlarım, canlarım, içlerinde bir tek ben engelliydim; ama, beni kendilerinden farklı görmediler. Beni sahiplendiler, birlikte gezdik, ders çalıştık, sırlarımızı paylaştık, kavga ettik, küstük, barıştık, hatta bir keresinde okuldan kaçıp botanik parkına gitmiştik. Okula tekrar dönerken yağmur bastırmıştı sırılsıklam olmuştuk ama çok eğlenmiştik. Okul arkadaşlarımla hala görüşüyoruz, sevgimiz ve bağlılığımız hiç azalmadı.
Bir 6 – 7 yıl önce, bir komşumuzun gününe gitmiştik annemle beraber. Ben pek günlere gitmem; ama, komşumuzun kızı arkadaşım olduğu için gittim. Bayağı kalabalıktı, bir sürü çocuk vardı. İçlerinden biri sürekli bana bakıyor, annesine “bu niye böyle” diyordu. Annesi de her seferinde çocuğu kucağına alıp benden uzaklaştırıyordu. Sonra da anneme şöyle demiş; " kızınızı alın gidin, çocuğum kızınızdan korkuyor."`Tabi biz hiç oralı olmadık. Bu olaydan bir ay sonra, yine bir anne-kızla karşılaştık. Küçük tatlı kız benden biraz korkmuştu. Uzaklaşmak istedi, annesi onu alıp bir kenarda konuştu onunla. Tekrar yanıma geldiler. Ben özür diledim küçük kızı korkuttuğum için. Annesi bana aynen şu cevabı verdi: “Hayır Beril olur mu öyle şey o sana alışacak” dedi ve dediği de oldu. Küçük kız bana alıştı.
İşte iki anne arasındaki fark………. Yorum sizin……..
BERİL ŞEKER